[P364]

PRİMER KUTANÖZ MARJİNAL ZON B HÜCRELİ LENFOMADA (PKM-BHL) CERRAHİ TEDAVİNİN YERİ

Amaç: Primer Kutanöz B Hücreli Lenfomalar (PK-BHL), Primer Kutanöz T Hücreli Lenfomalardan (PK-THL) çok daha az sıklıkla görülmektedir ve tüm primer kutanöz lenfomaların yaklaşık %20-25’ini oluşturmaktadırlar. PKM-BHL, primer kutanöz lenfomaların üç tipinden birisidir. Nadir görülmesi nedeniyle optimal tedavisinin belirlenmesi yönünde yapılmış yeterli çalışma yoktur. Olgu sunumumuzun amacı eksizyonel cerrahinin bu lezyonların hem tanı hem de tedavisinde rolü olduğunu vurgulamaktır. Olgu sunumu: Ekim 2009 tarihinde 28 yaşındaki erkek hasta birimimize sağ kolda sert kitle şikayeti ile başvurdu. Muayenede sağ triseps kası üzeri ciltte yaklaşık 2x2 cm’lik açık kahverenkli, orta-sert kıvamda, cilt altında nodülarite ile devamlılık gösteren düzgün sınırlı bir plak lezyon saptandı. Hastanın fizik muayenesinde ek bir patoloji saptanmadı. Tanı amacıyla yapılan eksizyonel biyopsi materyalinin patolojik değerlendirilmesinde dermisten subkutan dokuya uzanan multinodüler karakterli yoğun lenfoid infiltrasyon görüldü ve yapılan immünofenotipik incelemede PKM-BHL tanısı ile uyumlu bulgular saptandı. Tam kan sayımı, karaciğer fonsiyon testleri ve diğer biyokimyasal değerler normaldi. Servikal, torakal ve abdominopelvik BT taramasında herhangi bir ek patoloji saptanmadı. İzlemin 2. ayında insizyon hattında herhangi bir lokal nüks yoktu ancak hipertrofik skar saptandı ve intralezyonel steroid enjeksiyonu ile lezyonda gerileme sağlandı. İzlemin 3. ayında primer lezyon ile aynı karakterde sol kol üzerinde saptanan 2x3 cm’lik cilt lezyonu tedavi amacıyla geniş olarak eksize edildi. Sonuç: Soliter veya sınırlı sayıda PKM-BHL lezyonu olan hastalarda yüksek tam lokal yanıt ve orta seviyede bir lokal nüks oranı ile cerrahi eksizyon radyoterapi veya interferon-alfa tedavisine bir alternatif oluşturur. Çoğu kanser merkezinde cerrahi eksizyon ilk basamak tedavi yöntemi olarak seçilmektedir. İngilizce literatürde cerrahi eksizyon sonrası gelişebilecek komplikasyonlarla ilgili bir yayın yoktur. Ancak bu olguda cerrahi sonrası saptanan hipertrofik skar ve intralezyonel steroid enjeksiyonu ile sağlanan yanıt, infiltratif dermal prosese bağlı gelişmiş bir hipersensitivite fenomeni ile açıklanabilir. Gelişebilecek kutanöz nüksler bir kötü prognoz belirteci olmayıp re-eksizyon ile tedavi edilebilir.