[P38]DERİN VEN TROMBOZU SONRASI ASEMPTOMATİK PULMONER EMBOLİ SIKLIĞI: RETROSPEKTİF KLİNİK ÇALIŞMAO. Karatepe*, O. Ünal**, B. Koç*, A. Çakır*, S. Karahan**Okmeydanı Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Genel Cerrahi **Okmeydanı Eğitim Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Amaç; Derin ven trombozu sonrası pulmoner emboli mortalite ve morbiditesi oldukça yüksek bir durumdur. Genellikle klinikte semptomatik yada asemptomatik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada amacımız derin ven trombozu ile başvuran hastalarda asemptomatik pulmoner emboli sıklığını araştırmaktır. Materyal Metod: 2008 Haziran -2010 Ocak tarihleri arasında kliniğimizde takip edilen 58 Derin Ven Trombozu Hastasının verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların demografik özellikleri, risk faktörleri ve klinikte hastalığın ortaya çıkış durumu irdelendi. Sonuçlar; Hastaların 41 erkek, 17 kadın idi. Ortalama yaş 58.4(25-78)idi. Hastaların 45 i sol bacakta , 13 sağ bacakta DVT mevcuttu. 14 ü proksimal, 28 distal, Tüm hastaların BT anjio kayıtları incelendiğinde 6(%10.3) sında pulmoner emboli saptandı. Pulmoner emboli saptanan hastalar irdelendiğinde 3 hasta (%50) intraabdominal malignite dolayısıyla opere, 1 (%16) Homozigot faktör V leiden mutasyonu, 1 hasta (%16) jinekolojik malignite operasyonu geçirmiş idi. 1 (%16) hastada ise pulmoner emboli semptomatik idi ve yapılan tedaviye rağmen hasta kaybedildi. Tartışma; Derin ven trombozu cerrahi de proflaksi uygulamaları ile azaltılan pulmoner emboli ve posttromboflebitik sendroma neden olabilen bir durumdur. Çalışmamızda pulmoner emboli oranı % 8 civarında bulunmuştur. Hastalar irdelendiğindeabdominal kanser, faktor V leiden mutasyonu ve jinekolojik maligniteler etyolojide tespit edilmiştir. Risk faktörü olan hastalarda ve proksimal derin ven trombozunda pulmoner emboli sıklığı arttığı görülmektedir. DVT saptanan hastalarda etyolojik araştırma yapılmalı ve şüphe halinde pulmoner emboliye yönelik tarama eklenmelidir. |